Kategori: Yalnızlığın Fotoğrafı

Yalnız Bırakmayanlar

Duygular yalnız bırakmaz insanı. Yakar ama Aşk yalnız bırakmaz, Sevda yalnız bırakmaz, Hasret bile yalnız bırakmaz aslında. Sizi özleyen birileri oldukça yalnız olmazsınız; özlediğiniz birileri varsa yalnız değilsinizdir. Şarkı dinlemeyi severseniz, onlar da yalnız bırakmaz …

Özlemin Fotoğrafı

“Ne olurdu kokunun da fotoğrafı olsaydı Sesin fotoğrafı. Boşluğun fotoğrafı. Parmak uçlarındaki karıncanın Ruhtaki üşümenin… Ölüm kimseyi bu kadar yalnız bırakmazdı..” Şiir: Şükrü ERBAŞ Yeni doğan bebeğin kokusu vardır. Yaşlı insanların kokusu Toprağın, yağmurun, denizin, …

Hisset ve anla. Kabın genişlesin !

Bir hikaye, bir ayet, bir dua, bir şarkı dinlendiğinde hissedilen ve anlaşılan hep başka başkadır insanda. İşte insanın dünya ve mana aleminden hissettiği, anladığı ve farkındalık geliştirdiği her şey için “Herkesin aldığı kendi kabı kadardır” …

Özlemek meselesi

Aşkı tanımlasana bana Akasyaların altında diz dize konuşulan saçaklarından yıldızlar sarkan, kırmızı kiremitli, cumbalı evlere ilişkin ilk gençlik yıllarının olmazsa olmaz romantizminin kolaycılığını değil kuşkusuz. Leylak kokuları sevgilinin kokusuyla karışınca, derin solumalarla sonsuz birliktelik antları …

Adı “Boşluk”

Sonra sustuk.Susmalar girdi aramanıza.Biraz kırıldık.Öfkeler girdi yüreğimize.Belki kaçtık birbirimizden; daha çok incinmemek, incitmemek için.Başka şehirler, yollar, bir sürü telaşe…İnsanlar girdi belki; başka cümleler, başka gülüşler, başka öpüşler… Sonra, öyle çok sustuk ki boşluklar girdi içimize.Bizim …

ahh !

ahh! hiçbir şey duyulmuyor ağzı kabuk bağlı ve ben ne zaman bir ağacın kurtlu, acıtan, yaşlı kabuklarını, ince, biçimsiz, ağır parmaklarımla koparsam menekşelerimle, şarkılarımla, bir fırtınayla koparsam bırak diyor sanki, bırak, acıyor kabuk bağlı ağzı …

Hep yeniden unutur …

Unutur insan.               Şaşırmayacaktı, unutur. O İyiyken iyiydi herkes, unutur. Kimsesi yoktu, unutur. Susacaktı, unutur.  Yalnızdır aslında, unutur. Kapatmıştı kapılarını tüm insanlarına, unutur…. Sonra yenilenmek ister. Yeniden sevmek ister. Yeniden kalabalık …

Çam, yağmur ve toprak kokusu…

Çam, yağmur ve toprak kokusu… Yarı ahşap yarı betonarme, iki katlı, kalın duvarlı, merdivenli, derin ve büyük pencereli, pencerelerin önünde sedirleri olan, dedemden kalma küçük bir evdi burası. Karşı ki tepelere sis çökmüştü, yağmurlu bir gündü. …

Benim Aliye’m

Benim Aliye’m; Mektubunu aldım. “Ben fena kız değilim, senin meyus olamayıp saadetin için hayatımı şimdi fedaya hazırım!” diyorsun Aliye, bana böyle şeyler yazma… Sonra ben sana deli gibi aşık olurum. Mektubundaki “Beni istediğim kadar sevmezsen …

Hiç Yaşamamak

Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. …

Unutmak meselesi

Unutmak istersiniz Her şeyi, herkesi, kendinizi… O kadar ağırlaşır düşünceleriniz, O kadar Yorulur kalbiniz. Durup dururken unutmaz bazen insan Unutursun demek kolay Unutmak başka şey Unutmayı istemek başka… ~~~ Bodrum / Temmuz 2015

Gerçek !

Gerçek şu ki;   “Hayal, ipleri elden kaçırmaktır. Oysa öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, o ipin ucu sizin elinizden bir kaçtı mı, hemen bir başkasının eline geçiveriyor. Ondan sonra siz hayal ediyorsunuz, ama bir başkası …

Hasret

Bir de gemiler var. Doğan güneş Esen rüzgar Dağılan bulutlar var. Hayalini çoğaltıyorlar Umudu hatırlatıyorlar Seni özletiyorlar… Yer: Amasra / 2009

Aslolan!

Bütün yürüyüşlerin, bütün yolların sonu kalbinde bitsin. Ve unutma ki;  Aslolan ölümün gözlerine, yaşarken de bakabilesin. Yer: Eyüp Sultan Camii – İstanbul / Haziran 2014 

Tek Başınalık

Yalnızlıktan kurtulmak için girilen her çaba bu güne kadar boşa çıktı ve bu günden sonra da çıkacaktır. Çünkü hayatın temellerine aykırıdır. Sana gereken yalnızlığını unutturacak bir şey değil, sana gereken  bir gerçeğin, yani tek başınalığının …

Bir Garip Dünya !

Ve mevsim geçer gölge veren ağaçların dalları kurur. Sabır taşar, canından saydığın yar bile gün gelir, el olur. Aklın şaşar, dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur. Öyle garip bir dünya… Olmaz dediğin ne varsa …

Dantel

Öğrettim gözlerime ağlamamayı Hayal kurmamayı öğrettim Önce umutlarım azaldı Sonra dualarım Gün be gün duygularım Oysa; İlmek ilmek dantel gibi işlenmişti hayaller Yarım hayallerim, yarımmış meğer   Yer: Göynük – Bolu  / Ekim 2014  

Pencere

Niçin seninle bir pencere kenarında oturup konuşamıyoruz? Niçin rüzgarlı sonbahar akşamlarında sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz ? Niçin yanımda değilsin? Sabahattin Ali / Kürk Mantolu Madonna Yer: Çengelhan – Ulus / Mayıs 2014

Bu yol nereye gider ?

Bu yol nereye gider ? Bir kuğunun boynuna dokunurken… Yol bir yere gitmez İçerde Düz saçlara uğrar Ayak üstü bir akşamüstü Her plansız ürperişin sonu Hüsran Ve hüsran Çok sanat müziği bir kelimedir Yol bir …

Düş !

Küçük bir kasaba da olsam. Yağmurun sesi ile uyansam. Penceremden gri bir deniz bana baksa. Dalgaların sesi ile dinlensem. Soba yansa. Camlar buğulu, çaydanlık sobanın üzerinde, taze dem kokusu. Kağıt kalem elimde, dalıp dalıp yazsam; …

Rüzgarlı Bahçe

Anlam ekledim biraz. Biraz hayal, hayat ve özlem Aşk koydum biraz. Bitmeyen sevgi, şefkat ve dostluk Az insan, dua Huzur esti yel değirmenlerinde, Rüzgarlı Bahçemin. Yer: Çubuk Gölü – Bolu / Kasım 2014

Suç ve Ceza

  Bir gün çaresizliğin çaresi de bulunabilir mi? Bakır kırmızısı koskocaman yuvarlak bir ay görünüyordu pencereden. “Bu sessizlik de aydan ileri geliyor olmalı, anlaşılan şu an ay da bir bilmece çözüyor olmalı!” Diye düşündü Raskolnikov  Suç …

“iyiyim”

Aradığımızın ne olduğunu biliyorsak, arayacağımız yer bellidir. Bakınırız ve onun işaretlerini tanımakta güçlük çekmeyiz. Sıkıntı kollarını göğsümde kavuşturmuş. Soluk alırken, genişleyip daralan kaburgalarım, zamanın boşuna ve nedensiz geçtiğini biliyor. Çoktandır yabancı bir cismin kalbime sürtünmekte …

yaşamak !

Bu arada kendimle kalınca sakin ol diyorum ama ne zamana kadar. Bu kaçıncı gecedir kendi kendime onunla konuşuyorum. Geçmiş acılı günlerin tartışmasını yapıyorum. Anlatıyor ve bütün yanlış anlaşılmaları, haksızlıkları düzeltiyorum. Onları yeni baştan yaşanacak bir …

Kaderin ağları !

  Hayat böyledir işte Kaderin ağları dantel gibi örülmüş. Dokunmaya kıyamadan bakıp geçiyoruz; Ortancalara, güllere, çiçeklere, dallara… Yaşamadan akıp gidiyoruz; Mevsimlerden, zamandan, bahardan, kalbimizden, gençliğimizden… Farkında olmadan bitiriyoruz; Ömrümüzden, sevgimizden, mutluluğumuzdan… Sonra yaşamak diyoruz; Yaşamadığımız …

Eskiden, çok eskiden

Sanki daha lezzetliymiş; Somun  ekmek, Maşrapadan içilen su, Bakır sahanda yenilen yemek, Bir baş soğan…. Sofraya oturan çocuk daha mutlu, Şu sedir daha rahat, Pencereden süzülen güneş, Güneşte oynaşan toz zerrecikleri, O zerrecikleri izlemek bile …

Bir insan hikayesi!

  Yalnız mısınız? Arada bir rüzgâr uğultusu, ara sıra kuş sesleri, kutsal kitap ferahlığı… Kimsin sen? Hikâyen ne? Nasıl yaşadın ve öldün?     İnsan; içinde iyi/kötü, güzel/çirkin her duyguyu yaşayan… İnsan; Dünya’nın geçici misafiri. İnsan; vicdan …

Kendime Sorular

İyi olmak da başa bela, kendi başına kalmana sebep, yalnızlığa davet…. Neden onlar konuşurken gördüğüm sadece dudak hareketleriydi ? Neden duyamadım söylenenleri? Duyamayacağım kadar uzak mıydılar ? Anlayamayacağım kadar ağır ! Ya da kani olamayacağım …

…Raif…

Fakat elimde değil… Demek ki, ben böyleyim… Bunu olduğu gibi kabul etmekten başka çare yok… Ne kadar isterdim… Başka türlü olmayı ne kadar isterdim… Raif… Benim iyi kalpli dostum… Başka türlü olmayı senin kadar, hatta …

Hayal

Boşversene biz aşık olmayalım birbirimize. Konserlere gidelim. Maça gidip küfür edelim. Uçurtma uçuralım. Kumsalda uzanıp deli gibi içelim. Gece de yıldızlara bakalım. Bisikletle gezerken yağmur yağsın, sırılsıklam olalım. Benimle kek yap. Balık tut, ben onu …

Yok/luk

Hasretini, yokluğunu, sensizliği bir ateş yanığı gibi öyle acıyla duydum ki yüreğimin etinde, gitgide çoğalarak gitgide derinden işleyerek öyle dayanılmaz oldu ki bu seni boğabilirdim senden kurtulmak için çünkü seni o kadar seviyorum. Nazım Hikmet …

Susuştu Yüzün

bir ufukta bitiyor yüzün ve başka bir gökyüzü başlıyor komşu ellerle sarmalanıyorsun yanıyorsun… ne kadar övülsen az avazım çıktığı kadar susuyorum ismindeki sesli harfleri mayınlı bir gülümsemeyle senin karasularında olmak üstünde ilkbahar bir entari; sanki …

Gökyüzü

Bir gün çok bunalırsan, Denizin dibinde yosunlara takılmış gibi, soluksuz, Sakın unutma gökyüzüne bakmayı, Gökyüzü senindir, gökyüzü herkesindir…  Zülfü Livaneli ***   Fotoğraflar: Şükran Soydar / Sevgi Dinçmen Yer:  Ankara / istanbul 2014

insan işi !

bu imkansızlıklar bu yaralar hepsi, hepsi insan işi sevda diye bağıran yüzün, bir kitabın en sır satırını okuyan sesin, beni bana düşman eden, ağlamaklı gecelerimin tek temsilcisi ve hiçbiryerde şubesi olmayan yüzün yani baştan ayağa …

Ayna !

Oysa bütün bilgelerin öğüdü aynıydı; “Sana ayna olacak İnsanı bul….” mevlana celaleddin rumi Yer: Safranbolu / Kasım 2013 sevgi dinçmen sevginin fotoğrafı  

Gülüşün

   Gülüşün Gülüşünde bir mana var, Saklayamazsın. Sarılışında ne düşler, Ne düşükler, Sakınamazsın. Aynı yolları, Kimsesiz mekanları, Birlikte özleme hasreti… Yalnızlığımın dert ortağı gastrit… Gülüşünde bir mana var, Saklayamazsın. Bütün iç savaşlarda, Rehin alındı bu …

Sazlıklardan havalanan…

  sazlıklardan havalanan bir ördek gibi sesin ürkek, şaşkın, kararsız duyuyorum ve sen bir gökkuşağı kadar güzelsin rengarenk ve az sonra gidecek görüyorum ve ben yağmurlar altında bir yolcu ıslak, yorgun, tutkulu yürüyorum sensiz ben …