Bazı kitaplar böyle. Müziği içinden hiç eksik etmiyor. Belki de kelamının tertemizliği bundan geliyor, notalardan. Nurdal Durmuş‘un kitabı Hiç Sesler, kışa veda edip bahara selâm verir gibi. Sitemle başlıyor, umutla bitiyor. Başlarken bitmekten söz ettim, o halde şöyle devam edeyim: İnsanoğlu (yoksa modern insan mı demeli?) bir şeylere başlarken, biteceğini hiç düşünmediğinden olsa gerek vefayı, tahammülü, sabrı, sükunu ve zahmeti bir köşeye atıyor. Ânın tadını çıkarma bahanesiyle hassasiyet gözetmiyor, derinlikten uzak yaşıyor, ona seslenilen hiçbir yere kulağını vermiyor, dilini tamahkâr kullanıyor. Demek ki bir yerlerde hata var, yanlışlık var, pişmanlık var. Yazar tüm bunları sorgularken aslında “hiç“e uzandığını biliyor, anlatıyor. “Hiç yoktan söyleyeyim de” diyor, “belki bi’ dinleyen olur“
[ Yağız Gönüler’in Hiç Sesler Kitabı Hakkında Yazdıklarından Alıntılanmıştır]
Nergihan
13 Mart 2014Selamlar…. Yazıyı yazana saygıdan ötürü alıntıladığınız kişiyi ki bu Yağız Gönüler beyfendi oluyor, belirtseniz çok daha etik olurdu… Bu yazı Hiç Sesler’in içinden değildir, onu seven bir şair-okur tarafından, kitabı anlatmak amacıyla kaleme alınmıştır. Vesselam.
sevgi
13 Mart 2014MERHABA UYARINIZ ÜZERİNE YAZIYA EKLEME YAPILDI. TEŞEKKÜR EDERİM.
Selim
29 Kasım 2016Gereksiz tartışma olmu